27 Temmuz 2013 Cumartesi

Pesto Sos Buzlukta


Bu kışın pestosu da hazır! Annemin saksı fesleğenleri oldukça azdı. O yüzden anneannemi ziyarette onun yetiştirdiklerinden toplamış annem. Hazırlaması çok kolay üstelik lezzetli, sağlıklı ve pratik oluyor. Evde özellikle babam çok seviyor. Ufak miktarlarda dondurup, gerektiğinde buzluktan çıkararak makarna sosu veya kahvaltı atıştırmalığı hazırlamak için kullanıyoruz.

Geçmişini merak edip biraz araştırmıştım. Oradan derlediklerim şöyle:

Pesto alla genovese geleneksel-orijinal ismi. Türkiye'de Barilla üretimini ve dağıtımını yapıyor, marketlerde bulabiliyoruz ama hazırlaması o kadar kolay ki kendi yaptığınız ve doğal olan daha çok cezbediyor :) Pesto pestare(İtalyanca ezmek) fiilinden geliyor bu da hazırlama methodunu anlatmakta fakat biz artık havan ve tokmak yerine rondo kullanıyoruz. Kökeni Kuzey İtalya'daki Genoa kentine dayanıyor.


İçerenlere gelince,

fesleğen(basil) özellikle iri geniş yapraklı olanları tazeyken mükemmel
sarımsak
çam fıstığı
zeytinyağı

Çeşidine göre peynir ekleyen de oluyor ama biz buzlukta daha uzun süre dayanması açısından koymuyor, dilersek pişirme sürecinde ekliyoruz. 








 
Rondoya fesleğen haricindeki malzemeleri ekleyip, krema haline gelene kadar karıştırıyor sonrasında fesleğenleri(sapları ayıklanmış olarak) ekleyip zeytinyağı takviyesiyle sosumuzu hazırlıyoruz. 


 


  

 Sonra ister ufak buz kalıpları ister başka herhangi bir kalıp içinde streç filme sararak buzlukta istediğiniz kadar muhafaza edebilirsiniz ya da kısa sürede tüketim için cam kavanozda saklayabiliriz. 






Bugünkü Çiçekliköy pikniği için hazırlamıştım makarnayı bol tutunca pestosu birazcık az geldi. Ama evde normalde daha az miktarlarda pişirdiğimiz için bir paket sos yeterli geliyor. Genelde hazırladığımız servis sayısına göre donduracağımız sos miktarını da ona göre ayarlayabiliriz.



24 Temmuz 2013 Çarşamba

Annem'den İrmik Helvası

Annemin en sevdiğim tatlılarından biri irmik helvası. Farklı farklı hazırlanmış hallerini denedim ama en çok anneminkini seviyorum sanırım küçüklükten gelen bir alışkanlık var. Bu tatlıyı annemin yönlendirmeleriyle hazırladım ve dondurmayla servis ettik.

Osmanlı mutfağından beri geleneksel olarak cenaze evlerinde,anma, kandil günlerinde de çokça hazırlanıp dağıtılır. Artık benim helvamı da favori tarifimle yapar yersiniz mutlu olurum gittiğim yerden :)

Önce altın ölçüyü vereyim. 1'e 1.5 yani 1 su bardağı irmik kullandıysak 1.5 aynı su bardağı su ve şeker kullanıyoruz. Su yerine süt veya süt+su da kullanılabilir kıvamı biraz daha ıslak hale geliyor.


Ayrıca,
4 kaşık zeytinyağı ve 2 kaşık tereyağı
çam fıstığı
portakal kabuğu rendesi kullanıyoruz.


Tereyağı ve sıvıyağı geniş(böylece daha rahat karıştırıyoruz) bir tencerede kızdırıyoruz. Fıstıkları ve irmiği bir güzel kavuruyoruz. Hiç durmamak çok önemli sürekli karıştırırak her bir irmik zerreceğine eşit ısı ve sevgi dağıtıyoruz. İrmik az çok yandaki gibi esmerleşmeye başladığında su eklemeye hazırız demek.




Suyu eklerken dikkatli olalım çünkü aniden ekleyince bazen üstümüze sıçrayabiliyor. İyice suyu çektikten sonra şekeri ve portakal kabuğunu ekliyoruz ve kıvamını alana kadar karıştırmaya devam.



İyice istediğimiz kıvama geldiğinde üstüne havlu peçete koyarak demlenmeye bırakıyoruz.











Ve olmazsa olmazı tarçın ekliyoruz servis yaparken. İrmik helvasını tarçınsız düşünemiyorum. Evde sürekli bulunur zaten fakat dışarıda yiyeceksem yoksa da mutfaktan rica ederim her seferinde.

Küçük çukur bir kasenin içinde dondurmayı helvamızla hapsettik. İçine sürpriz böğürtlen de koydum. Servis yapacağımız tabağa ters çevirip, en son tarçın, taze böğürtlen ve çam fıstığı da ekledik mi tamam.






Foşurt anı*

(Benim helvamda kesin olsun isterim.)











* Dondurmayı ilk serbest bırakma anı. Helvanın içinden dondurma çıkacağını bilmeyen, ilk kez fark eden bireyin yüzündeki mutluluk ifadesiyle her şey tatlıya bağlanır.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Şaşaa


Şaşaa ya da değil. Acısı hep mi çıkar. Acıya alışkın varlıklarız belki de ondan. Ben de öyleyim sanırdım. Değilmişim. Acı eşiği göründüğünden de düşükmüş ya da böylece yükseliyormuş.Daha kötüsünü gördüğünde öncekine hissizleşmek bu yüzden. Öncekini unuttuğundan değil. Keşke unutsam. Zorluyorum. Tahammül edemediğim anlarda dalıp gidiyorum. 

Umutla geliyorum. Pişmanlık ve keşkelerde bile huzur var.
Teselli aramıyor sadece geliyorum.  Hiç bir zaman aramadım ki.
Herkes geriye dönüşler yaşamaktan bıkmış belli ki.
Tutunmaya çalışırken dahi birbirini kırmamaya çalışıyor çünkü dallar naïf ve kırılgan.
Güçlü görünenlermiş daha çok dibe vuran.

Konuşmak. 
Belki haddinden daha fazla ihtiyacım olan buymuş. Küçük bir kız çocuğu gibi yine kapalı kapılar ardında kalmak değildi istediğim. Kendim yaratmadım o kapıları ama açamadım da.Şimdi her şey önümde apaçık.İstemediklerime kulak tıkamak uzaklaşmak istiyorum ama artık çok geç. Haddinden fazlasını duymak zormuş.
Hem o küçük kız çocuğum hem de bambaşka biriyim artık.